Yumurtalık Kanseri Nedir?
Over kanseri %80 oranla postmenapozal tanı alan ve prognozu kötü olan bir kanser türüdür. Jinekolojik kanserler arasında 2. sıklıktadır. En ölümcül jinekolojik kanserdir.
Bir kadının yaşamı boyunca over kanserine yakalanma ihtimali 1/70’dir. Epitelyal over kanserlerinin %1’i 20 yaş altında %85’i ise 50 yaş üzerinde izlenmektedir.
Over Kanserinde Risk Faktörleri Nelerdir?
Yaşla birlikte kanser görülme ihtimali artar.
Ovulasyon
İnfertilite
Nulliparite(20.haftayı aşan hiç doğum yapmamış olma)
Genetik (Ailede görülen meme ya da over kanseri risk oranını arttırır.)
Endometriozis
Erken Menarş
Geç Menopoz
İleri yaş
Sigara
Over Kanseri Riskini Azaltan Etmenler:
Multiparite(Her gebelik kanser riskini %13-19 azaltır)
Oral kontraseptif kullanımı (kullanma süresi arttıkça risk azalır)
Emzirme
Histerektomi
Tüp ligasyonu
Progestin
Aspirin ve NSAİD
Tanı Nasıl Konulur?
Etkin bir tarama yöntemi yoktur. Pelvik muayene, CA125, transvajinal USG ve renki Doppler USG kombine kullanımı faydalı olabilir. Kesin tanı ise laparotomi ile konulabilir.
Ailesel over kanseri bulunan olgularda aile soy ağacının çıkarılması, rutin yıllık rektovajinal pelvik muayene, transvajinal USG ve CA125 tetkikinin yanında BRCA1 ve BRCA2’nin de bakılması yararlı olabilir.
Over Kanseri Tedavisi
Over kanseri vakalarında tedavi tartışmasız cerrah girişimdir. Bu girişim için öncelikle kanserin büyüklüğü, yayılımı vb. konular hakkında bilgi edinmek hayati önem taşır. Bunun için çeşitli testler ve girişimler yapılabilir.
Kanseri cerrahi olarak evrelendirmek için cerrahi girişime başvurulur. Tedavinin sonucu bu ilk girişimle yakından ilişkilidir.
Hastalığın erken evrelerinde evrelendirme cerrahisi adında bir girişimle tümör çıkarılır.
İleri evrelerde ise daha kapsamlı bir operasyon gereklidir. Bu kapsamda kanserin metastaz yaptığı yolların ve organların (iki taraflı yada tek taraflı overlerin çıkarılması, apendiks vermiformis, omentum, bağırsaklar, lenf nodları) da temizlenmesi gerekir aksi taktirde kanser başarıyla tedavi edilemez. Tedavinin başarısı kanserin evresiyle yakından ilişkilidir. Erken evre kanserlerde iyileşme olasılığı yüksekken geç evre kanserlerde bu olasılık çok daha düşüktür.
Bazı vakalarda operasyondan önce kemoterapiye ihtiyaç duyulabilir. Bunun sebebi tümörün çıkarılırken çevre organlara zarar verebilecek büyüklükte olmasıdır ve amaç tümörün küçültülmesidir.
Genellikle kemoterapi ve radyoterapi operasyon sonrası tümörlü organlar temizlendikten sonra uygulanır. Bunun sebebi kanser hücrelerinin tıpkı normla hücreler gibi gözle görülemeyecek büyüklükte olmasından dolayı işlem sırasında kalmış olabilecek kanserli hücrelerden tamamen kurtulmaktır.
Kemoterapi ve radyoterapi alan hastalar uzun yıllar boyunca 4-5 ayda bir yakından takip edilmektedir. Kanserin tekrarlaması durumunda yeniden ameliyat olmak zorunda kalabilirler.
Yumurtalık Kanseri Tipleri?
Jinekolojik maligniteler çocukluk dönemi kanserlerinin %2’sinden sorumludur. Çocukluk ve erişkin dönem over dokusu aynı hisyolojik dağılımı göstermemesi sebebi ile çocuklarda germ hücre kökenli tümerlere rastlanırken erişkinlerde ise epitelyal kökenli tümörlere rastlanmaktadır.
Son yıllarda çocuklarda meme-over kanseri ile ilişkili BRCA1 ve BRCA2 tümör baskılayıcı genlerin mutasyonu üzerine durulmaktadır. Bu genler otozomal dominant geçişli bir mutasyon tarafından baskılanabilir ve bu durum gerçekleşirse over kanseri gelişme ihtimali %60 olarak karşımıza çıkar.
Over tümörlerinde genel semptomlar karında şişlik, süregelen karın ağrısı ve ağrısız, ele gelen kitlenin ele gelmesidir. Kitlenin yaptığı bası nedeniyle oluşan sekonder semptomlar ise şöyledir: idrar birikmesi, iştahsızlık, kusma.
Hormon sekrete eden tümörlerde ise erken puberte, virilizasyon, mensturasyon bozuklukları gibi endokrin semptomlar da ortaya çıkabilir.
Epitelyal Over Kanserleri:
Bu kanserlerin metastazı en sık peritoneal kaviteye dökülen hücrelerle ve lenfatiklerle( pelvik ve paraaortik lenf nodları) gerçekleşir. Ek olarak hematojen yollarla karaciğer ve akciğerlere metastaz yapabilirler.
Seröz Kistadenokarsinom:
En sık karşılaşılan, en sık bilateral izlenen ve en maling over kanseridir. Tanı konulduğunda kanser ileri evrededir ve tanı anında olguların büyük çoğunluğunda over dışına metastaz mevcuttur.
Müsinöz Kistadenokarsinom:
Genellikle unilateral seyredip en büyük boyutlara ulaşabilen over tümörüdür. Müsin sekrete eder. GİS kanserlerinden ayrımı zor olabilir.
Endometrioid Tümör:
Histolojik olarak endometrium kanseri ile aynı özellikleri taşır. Olguların %30-50’sinde bilateral seyreder.
Berrak Hücreli Kanser:
Sıklıkla unilateral olup hiperkalsemi ve hiperpireksi bu tümör için çok tipiktir. Oguların dörtte birinde endometriozis ile beraber seyreder.
Brenner Tümörü:
Olguların tanısında kanser genellikle ileri seviyedir. Bu yüxden prognozu çok kötüdür. Kemoterapiye yarı yarıya cevap verir.
Mezotelyoma:
Çoklu intraperitenoal kitleler halinde belirti verir.
Germ Hücreli Over Tümörleri:
Pirimordial germ hücre kaynaklı olup, tüm over tümörlerinin %20-25’ini oluştururken yirmi yaş altında izlenen ovaryan tümörlerin ikide üçünden sorumludur. Bunların üçte biri maling özellik taşır.
Hızlı büyüme eğiliminde olduklarından genellikle over kapsülünün gerilmesine bağlı pelvik ağrı ile semptom verirler. Genellikle kemoterapi ve radyoterapiye cevap verirler.
Disgerminom:
En sık görülen maling hücre tümörü olup hayatın her döneminde görülebilirler. Ancak büyük çoğunluğu 10-30 yaş arasında ortaya çıkar.
Disgerminomlar, indiffersnsiye germ hücre kaynaklı olup erkeklerdeki seminomlarla eştir. Disgnetik gonadlardaki en sık over malignitesidir.
Tümörden, Pesental Alkelen Fosfataz (PLAP), NSE ( Nöron spesifik endolaz) ve laktik dehidrogenaz (LDH) sekrete edilmekte olup nadiren hCG de sekrete edilebilmektedir. Bu durumda menstura anormalilere ve erken puberteye sebep olabilirler.
Hiperkalemi gibi paraneoplastik semptomlar eşlik edebilir.
Tanı konulduğunda genellikle erken evrededir ve sıklıkla bilateral izlenir.
Lenfatik metaztaz eğilimi yüksek olup öncelikle pelvik ve paraaortik lenf nodlarına metastaz yapar.
Radyoterapiye oldukça hassastır.
Teratom:
En fazla differasiasyon geçirren germ hücresi topluluğudur.
Matür kistik, matür solid ve immatür olarak üçe ayrılır.
Matür Kistik Teratom:
Gebelikte en çok rastlanan neopastik over tümörüdür. Endodermal, ektodermal ve mezodermal komponentler içerebilir (saç, deri, tırnak, diş).
Kist sıvısı peritona dökülür ise kimyassal peritonite yol açabilir.
Matür Solid Terarom:
Tümör genellikle unilateral izlenmekte olup genellikle geçlerde ve çocuklarda izlenir.
İmmatür Teratom:
İkinci sıklıkla izlenen germ hücre malignitesi olup sadece hayatın ilk 20 yılında izlenir. Her üç germ yaprağından komponent çerir.
Saf immatür teratomlarda tümör belirteçleri genellikle negatiftir. Nadiren yalalancı erken puberteye sebep olabilir.
Endodermal Sinüs Tümörü:
Üçüncü sıklıkla gözlenen germ hücresi tümörü olup yolk saktan kaynaklanmaktadır. Ortalama 18-19 yaşlarda ortaya çıkmaktadır. Çocuklarda en sık görülen maling germ hücreli tümör olup vakaların hemen hepsinde unilateral izlenektedir.
Bu tümörler genellikle AFP sekrete edip nadiren alfa-1-tripsin (AAT) de sekrete edebilirler. AFP seviyesi hastalığın yaygınlığı ile beraber artış gösterir.
Hızla büyüme eğilimi olduğundan en sık semptomlar pelvik ve abdominal ağrıdır.
Tanıda genellikle erken evrede ilenmesine rağmen prognozu iyi değildir.
Koryokarsinomlar:
İleri derecede malignite göstermekle berber düşük seviyede hCG sekrete eder. Bu sebeple erken puberte izlenebilir.
Karsinoid Tümör:
Nörosekretuvar hücre kökenli olup hücreleri seratonin sekrete eder. İdrarda 5-hidroksi indol asetik asit atılımı vardır. Olguların çoğu postmenapozal dönemde gözlenir.
Embriyonel Karsinom:
Yalancı erken ergenliğe sebep olabilir.
Polyembriyoma:
Morfolojik olarak normal bir embriyoya benzer özellikteki embriyonik cisimlerden oluşan ender bir tümördür. Oldukça genç premenarşal kız çocuklarında yalancı ergenlik bulguları ile ortaya çıkar.
Yüksek AFP ve hCG titreleriyle seyreder.
Gonadoblastoma:
Germ hücreleri ve seks kord stromal elamanlarıyla berber izlenir.
Genellikle primer amenore, virilizasyon veya genital sistem gelişim bozukluklarına dair araştırmalarda tesadüfen fark edilir. Cinsiyet kromzomunda mozaizim (45X0/46XY) ya da cinsiyet kromozomunun birinde eksiklik gösterir.
Mikst Germ Hücreli Tümörler:
En az iki maling hücre komponentinden oluşan tümörler olup en sık rastlanan kombinasyon disgerminom+endodormal sinüs tümörleridir.
Seks Kord-Stromal Tümörler:
Seks kord, ovaryan stroma veya mezenkimal kökenli olabilir ve hormon sekrete edebilirler. Buna bağlı olarak ciddi oranda endometrial hiperplazi ve düşük oranda endometriyum kanseriyle beraber seyredebilir.
Granüloza-Stromal Hücreli Tümörler:
Granüloza hücreli tümör:
Granüloza-Stromal Hücreli Tümör kategorisinde en sık rastlanan tümörler olup erişkin ve juvenil olmak üzere ikiye ayrılır.
Erişkin tip genellikle geç reprodüktif veya postmenapozal dönemde izlenir ve en sık 45-55 yaş aralığında görülür. Sıklıkla unilateral olup iyi seyirlidir. Genellikle östrojen salgılanmasına rağmen nadiren androjenik aktiviteli ya da inaktiftir. Primer semptom vajinal kanamadır.
Juvenil tipte hormonal aktivite yalancı erken ergenliğe sebep olabilmektedir. over granüloza hücrelerinin inhibin ve antimüllaran hormon salgılaması takibinde bir avantajdır.
Tekoma:
Düşük oranda bilateral olup genellikle 53-55 yaşlarında otaya çıkmaktadır. Östrojen sekrete edebilirler bu yüzden endometrial hiperplazi ve endometriyum kanseri eşlik edebilir.
Sertoli-Leyding Hücreli Tümörler:
Genellikle genç kadınlarda ortaya çıkmakta olup ciddi oranda unilateraldir. Plazma testesteron ve andoresteron seviyeleri yüksektir. Bu yüzden defeminizasyon, maskülinizasyon-vinilizaasyon tablosu ortaya çıkabilir.
Tanı konulduğunda olguların çoğu erken evrededir.
Gynandroblastom:
İyi differansiye olmuş kadın ve erkek seks kord stromal elemanları içerir. Östrojen veya androjen salgılarlar. Genellikle bening bulgular verir.